Değerli kardeşimiz,
Cevap 1:
Prof. Marshall, ceninin alaka safhasındaki durumunu gösterirken şöyle diyor: Nutfe bir müddet sonra alaka (pıhtılaşmış kan, su sülüğü, asılan nesne), daha sonra mudğa, yani dişle çiğnenmiş görünümdeki et hâline gelir. Mudğa safhasında cenin bir santimetre boyundadır.
Meşhur müslüman bilim adamı Zendani’nin bildirdiğine göre, Kur’an ve hadis ile modern bilim arasında karşılaştırma yapmak için, Ekim 1983’de Suudi Arabistan 8. Tıp Kongresi toplandı. Toplantının panelinde "Kur'ân ve Hadiste ilmî mûcizeler" konusu da bulunuyordu. Kongreye 2500 tabip katıldı. Embriyoloji ve Nisaiye sahasında dünya çapında yedi tabip tebliğ sundular, tartıştılar. Üç gün boyunca devamlı surette "Tıp şunu keşfetti, Kur'ân da şöyle diyor" dendi durdu. Ekranda ceninin (embriyo) durumu görünüyor, peşinden âyet ve hadisler geliyordu.
Derken, beklenmedik bir hâdise oldu: Hâdiseye şahid olan kongre üyesi Zendani bir taraftan durumu tesbit eden video kasetini harekete geçirirken, diğer taraftan o fevkalâde heyecanlı sahneyi âdeta yeniden yaşayarak şöyle demeye devam etti:
"Bu müzakerelerin sonunda Prof. Tataca ayağa kalktı: (Bu zat da kongre çalışmalarında rol almıştı. Kendisi Tayland Çiengmai Üniversitesinde Embriyoloji bölüm başkanıdır. Ülkesine döndükten sonra Tayland'daki üniversitesinde Kur'ân ve Hadisteki ilmî mucizeyi anlatan bir konferans verdi Sonra da bize, işte bu video kasetini gönderdi. Kasette de görüleceği üzere Tataca, konferansının sonunda, kendisini dinleyen üniversite öğretim elemanlarına ve dinleyicilere şöyle diyor:)
İşte şimdi şu gerçeği açıklamanın tam yeri ve zamanıdır: Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilâh yoktur ve Hz. Muhammed de O'nun Resulüdür. Böylece İslâma girdiğimi ilân ediyorum!" Bu konuda geniş bilgi için Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın, “İlim Adamları İki Büklüm”
Diğer bir ilim adamı Keith de, Kur’ân’daki nutfe, aleka ve mudğa tâbirlerinin, yâni bu üç safhanın husûsiyetlerinin hepsinin de ilmî hakîkatlerle uygunluğu yanında tıp âlemine büyük bir ışık tutmakta olduğunu da ifâde eder. Nutfe hâli olarak ifâde edilen safha, ilmî araştırmaların bütün özelliklerine sahiptir. Aleka safhası, asılı ve donuk bir kan vaziyetindedir. Ceninin bütün hayat özellikleri, bu pıhtı hâlindeki kanda depolanmıştır.
Mudğa ise, çiğnenmiş et demektir. Şekline bakıldığında, onun sanki çiğnenmiş bir et parçası hâlinde olduğu görülür. Âdeta üzerinde diş izleri vardır. Bu araştırmalar neticesinde Keith, Kur’ân ve Hazret-i Peygamber hakkında büyük bir hayranlık duyar ve Kur’ân’ın 1400 sene evvelki bu mûcizesini büyük bir itmi’nân hâli içinde tasdîk eder. Kur’ân’dan öğrendiği bilgileri, Before We Are Born (Biz Doğmadan Önce) isimli kitabının ikinci baskısına ilâve eder.
Kendisine: "Bu bilgilerin Kur’ân’da bulunmasını nasıl îzah edersin?” diye sorulunca:
“O Kur’ân, Allah tarafından indirilen vahiyden başka bir şey değildir.” cevâbını vermiştir. (Gary Miller, The Amazing Qur’an, s. 34-39)
Demek ki bilim adamları Kur’an ve hadislerin Embriyoloji konusundaki terminolojisinden dolayı hayretlerini ifade ediyor ve bir kısmı iman ediyor…
Cevap 2:
Lisanu’l-Arab’da “Mudga” için “anne rahmindeki canin alaka evresinden çıkıp et şekline dönüşürse, ona mudga denir” ifadesi kullanılmıştır. (bk. Lisanu’l-Arab, MDĞ maddesi) Yani: “çiğnemlik et parçası” yerine yalnız “et” sözcüğü kullanılmıştır.
Bu çok doğru bir tespittir. Çünkü Kur’an’ın bu ifadesinin maksadı, insanın anne rahminde geçirdiği evreleri göstermektir. Alaka evresinde rahim duvarina asılı olmakla beraber, biraz da kan rengine benzer (en azından et şeklinin dışında bir konumdadır).
İşte ayette “Mudga” kavramıyla ceninin et şeklinde dönüşmesi manasında kullanıldığında şüphe yoktur. Yorumcuların buna “çiğnemlik et parçası” demeleri, onun gerçekten bir lokma olduğu anlamına gelmez. Her bir evrenin süreci günlerce sürer. Bazı hadis rivayetlerinde “40”ar gün olarak belirtilmiştir. Kırk günlük bir sürecin başında bir kaç mm. lik bir et parçasının o evrenin son kısmında “çiğnemlik bir et parçası" denilebilecek kadar büyümesi, 1-2 cm. olması mümkündür.
İlginçtir, Lisanu’l-Arab’da Mudğa’nın bir et parçası için kullanıldığına bir delil de, bir hadis rivayetinde Kalb için de “mudğa” sözcüğünün kullanılması gösterilmiştir. (bk. Lisanu’l-Arab, a.g.y/Hadis için ayrıca bk. Kenzu’l-Ummal, h.no:7291)
Bu da gösteriyor ki, bu kelime, sadece belli bir hacimde olanı değil, genel olarak bir et parçasını anlatmaktadır. Bir yumruk kadar bir et parçası olan kalbe de mudga denilir; bir mm. veya bir cm. et parçasına da Mudğa denilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet